YORUMLUYORUZ: Be Melodramatic 1. bölüm


   Beraber bölüm bölüm yorumlayacağımız Be Melodramatic'in ilk bölümü ile karşınızdayız sevgili kore severler. Umarım bölümü izleyerek bu yazıya denk gelmişsinizdir. Aksi takdirde hiçbir şekilde SPOİLER YEDİM yorumlarını kabul etmemekteyiz. Anlayışınız için teşekkürler. Gelelim dizimizin ilk bölümüne. Genel itibariyle Age of Youth'a benzettiğimiz Be Melodramatic ilk bölümü ile bizi bir miktar şaşırttı diyebilirim. Yer yer Age of Youth esintileri görsek de farkları ve kendisini öne çıkaran bir takım özellikleri oldu. Gelin yoruma başlamadan önce Age of Youth kıyaslaması yapalım.

 Age of Youth, konu itibariyle kısaca özetleyecek olursak üniversite hayatını yaşayan ev arkadaşlarının sorunlarına değiniyordu. Tahmin edersiniz ki okul problemleri, ev arkadaşlığı sorunları gibi temel birkaç konuya değinirken aynı zamanda da alt mesajları ile bizleri ekranlara kilitlemişti. Peki Be Melodramatic nasıl bir dizi? Okul hayatının bittiği, mezunlar evresinin ve bundan sonraki iş hayatı yolculuğunun da içerisinde olduğu yaşlara geliyoruz bu dizide. Be Melodramatic, izleyiciye hem arkadaşlıkların değerini anlatırken hem de 30'lu yaşların getirdiği sorunları ele alıyor. Bu bakımdan sanki dizilerle beraber adeta büyüyoruz. Age of Youth'da hala öğrenciyken Be Melodramatic'te ise tamamen iş hayatına hatta evliliğe adım atıyoruz. Bu aslında benim için (Fatma) çok güzel oldu. Aynı zamanda diğer blog yazarlarımız (Eslem ve Ecrin) da mezunlar tayfasından!! Biz üç mezun gidip blog açtık. Öhüm! Neyse konudan sapmadan devam edelim. 25-30'lu yaşların dizisi diyebilir miyiz? Yaş bazlı bakmak doğru mu? Tartışabiliriz. Fakat bence keyif alacak kesim tam da 25-30 yaşlardaki insanlar olacaktır. Herkes kendine benzeyen hikayelere tutunmuyor mu?

  Be Melodramatic, ilk bölümde seyirciye karakter tanıtımlarıyla başladı. Bu bilindik bir yöntem aslında. Her karakteri özümseyebilir ve ona göre hikayenin gidişatına bakabiliriz. Gelin kısaca onlardan bahsedelim:


 

















Dizide üç ana karakter bulunuyor aslında. Bunlardan ilki yazar olmaya çalışan fakat bu sektöre yardımcı yazar olarak başlayan Im Jin-Joo (Chun Woo-Hee). Aşk hayatında hüsrana uğramış ve kendisini kariyerine adamaya karar veriyor. Aşkın var olup olmadığını ilk bölümlerde sorgularken karşısına nasıl fırsatlar çıkacağını hep beraber izliyoruz. Çok dobra ve ikinci bölümü de izlediğim için rahatlıkla söyleyebilirim ki izlemesi de çok eğlenceli. Özellikle patronuyla olan dialoglarını toplu bir hale getirip sadece onları izlesek bile yeter. Çünkü bizim kız bayağa bir dişli çıktı! Yürü be kızım! Aynı zamanda vitrinde gördüğü çantayla konuşma sahnesi ve psikiyatristi de bu duruma arka çıkan çanta koleksiyonunu gösterince... Jin Joo bizimlesin kesinlikle!

ne dilediğimize dikkat etmemiz gerek :))

çok tatlısınız'

    Diğer bir ana karakterimiz ise üniversitede çok popüler olmuş fakat daha sonrasında evlendiğinde çocuğuyla beraber yalnız bırakılan Hwang Han-Joo (Han Ji-Eun). Yani bizim tabirimizle çocuğuyla ortada kalmış bir kadın Hwang Han-Joo. Dizinin ilerleyen bölümlerinde tahmin ediyorum ki bir annenin zorluklar karşısındaki dik durma sürecine değinecek. Çalıştığı yerde de kendisini bir hayli zorlasalar da arkadaşları ve yeni tanıştığı tavuk kızartan çocukla (Eehehhe çocuğun ismini unutmuştu. Bence böyle daha tatlı oldu.) üstesinden geleceklerini düşünüyorum.




     Son ana karakterimiz ve belki de bizim daha ilk bölümden kalbimizi deşen bir hayat hikayesi olan Lee Eun-Jung (Jeon Yeo-Bin). Çocukluğundan beri belgesel yapımcısı olmayı hayal eden ve bu hayalinin de peşinden giden Eun Jung, sonunda kendi şirketini açar ve bu sırada ona yardım eden çocuğa aşık olur. Fakat asıl dram burada başlamaz. Bir süre sonra çocuğun hasta olduğunu öğrenir ve çocuk hayatını kaybeder. Buradaki süreci ilk bölümde izleyiciye öyle bir yansıtıyorlar ki... Gözlerimiz bir miktar sulanmadan edemiyor. Bu sahne geçisi aslında tam olarak şöyle oluyor:


     Bir anda kendisini hasta yatağında görüyoruz! Bam! Sonrasında ise hayatı tamamen farklı oluyor. Artık onun halüsinasyonuyla konuşurken buluyoruz. Bu durumu ne zaman sona erecek merak ediyorum. Yani sürekli sevdiği adamı görecek mi yoksa hayatına başka bir erkek girecek mi? Bekleyip göreceğiz. Fakat karakter tam anlamıyla sıkı! Şirketteki çalışanlara tam bir patroniçe olarak gözüküyor. Onun yanında kimse sözünü ikiletmiyor. İşinde başarılı ve zengin olmuş biri olarak karşımızda dursa da parayla saadet olmuyor sözünün somut halini yaşıyor adeta. :(

FATMA


Yeni bir dizi ve yeni bir heyecan! Ki her dizi için aynı heyecanı hissedemeyenler için -benim gibiler el kaldırsın!- heyecanlandığınız dizinin yorumunu yazmak paha biçilemez.

Yukarıda Fatma'nın bahsettiği gibi "Be Melodramatic", Kdrama aleminde çok sevilen hatta iki sezon çekilen Age of Youth'a fragman bakımından ve biraz da konu bakımından benziyor. Bu nedenle diziyi izlemek, ilk bölümü açmak için hızlı davrandım. Şimdi, sizi bilemem -çok sevgili okuyucumuz- ama benim diziye olan beklentim ÇOOOK yüksekti. Ama diziye bir başladım ki gerçek hayatta yüzleştiğim zorlukla yüzleşen üç kadının hayatını görmeye, anlamaya, onları yakından tanımaya başladım. Özellikle bence baş karakter denilebilecek Im Jin-Joo'yu kendime çook benzettim. Gerek duygusal anlamda yıpranmış, gerek iş hayatında olan senarist olmaya çalışan karakterimiz bana kendimi hatırlattı. Dizideki her bir karakteri tanımaya başladığımızda da, resmen her bir karakter için ayrı üzüntü duydum. Genç olmak zor ama yaşlandıkça, yaşımız arttıkça işlerin zorlaşması daha da zor bir durum. Fakat dizideki karakterlerin yaşadıkları bana kalırsa ekstrem örnekler, tabii daha ileriki bölümlerde neler yaşanacağını bilemiyorum. 


Hani bazen bir yemek tadarsınız, arkadaşlarınızın çok övdüğü bir yemektir. Yedikten sonra aklınıza bir tek soru gelir; "Bu yemeği mi yüceltmişler?”. Diziyi belki de sabırsızlıkla beklediğim için izledikten sonra pek sevemedim ve eksik bir şeyler olduğu duygusuna kapıldım. Belki de bu durum dizideki karakterlerin hayatına yakın bakış atmamızdan kaynaklı da olabilir. Fakat diğer yandan diziyi izledikçe beğeneceğimi ve seveceğimi de biliyorum. O yüzden diziyi izleyip göreceğiz diyorum. Şimdiden diziyle ilgili genel bir yorumda bulunmak erken olabilir. Yine de diziye beklentiyle ve de aç mideyle başlamamanızı öneririm. Yoksa bir elinizde hayalkırıklığı diğer elinizde de çok çok aç bir mide olabilir! 
ECRİN



Eslem: Be Melodramatic'i ilk gördüğüm an gözüme kestirmiştim zaten. Afişi çok tatlıydı bir kere, pembeydi!!! Sonrasında konusunun da hayatla mücadele eden bir grup arkadaş olduğunu öğrenince attım kafamdaki izlenecekler listesine. İyi ki de öyle yapmışım.

Sağdan sola doğru okursanız daha anlamlı gelecektir jdslkfj
Kesin team Junghwan kızımız da!<3
Im Jin Joo karakterini çok sevdim, aşkta kaybetmiş, iş hayatında zorlanıyor ama yine de gülümseyebiliyor ve bizi de gülümsetiyor. Dizinin hafif çatlak kontenjanını Im Jin Joo karakteri dolduruyor ve bunu yaparken de çok sevimli oluyor. Arkadaş olmak isteyeceğim türden biri kesinlikle. Ayrıca diğer bölümlerde de böyle mi devam edecek bilmiyorum ama diziyi onun ağzından dinliyoruz. Oyuncuyu ilk izleyişim ve güzelliğine de ayrıca hayran kaldım. Hemen diğer dizilerine de baktım ve Argon'da da ana karakter olduğunu gördüm. İzleneceklere ekledim ama tabi kim bilir ne zaman~~

Hwang Hang Joo ise bekar annemiz. Hayatı gayet güzel ilerlerken yanlış erkek arkadaş, hatta yanlış koca kurbanı oluyor maalesef. Bu kızcağızımıza da acıdım gerçekten, sen üniversite boyunca o kadar popüler ol kimseye yüz verme sonra bencil bir pisliğe aşık ol. Mutfakta eski kocasını televizyonda izlerken ağladığı sahnede kalbim kırıldı benim de... Neyse gençsin güzelsin daha iyisini bulursun diyor ve beni asıl kızımıza geliyorum.

Lee Eun Jung. Belgesel yapımcısı olan kızımız önce bir şirkette çalışmaya başlıyor ancak patronu bana oppa de diye sulanınca beyzbol sopasıyla hakkından çok güzel geliyor ve kendi mütevazi iş yerini kuruyor. Hemen bu iki güzel sahneyi hatırlayalım.

 




 


Ee ne demişler nush ile uslanmayanı etmeli tekdir; tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir. Ellerin dert görmesin Lee Eun Jung.




Çok sevimli değiller mi ya?😄 Ayrıca Çindeki açık tuvaletlerin bu kadar bilinen ve yaygın bir şey olduğunu bilmiyordum, bir kez daha şaşırdım.

Bu mütevazi şirketi kurduktan sonra Koreli olup da zamanında Japon işgalini destekleyenlerle ilgili bir belgesel çekmek için hazırlıklara başlıyor. O dönemle ilgili 1-2 şey izlemiştim daha önceden ama Japon yanlılarının olduğunu bilmiyordum. O dönemi anlatan daha çok şey izleme isteğimi arttırdı bu durum.

Her neyse, belgeseli çekmek için ailesi Japon yanlısı olan bir beyle görüşüyor ve sonra bu bey de belgesel için yatırım yapmayı teklif edince devamında birlikte çalışıyorlar ve tabii bir kdrama kaçınılmazı olarak aşık oluyorlar😄 Çektikleri belgesel de bayağı hasılat yapınca kızımız zengin oluyor, güzel günler birbirini kovalıyor ancak daha sonra oğlanın kanser olduğunu görüyoruz:( Yukarıda Fatmanın koyduğu bu sahne kalplerimizi alıyor ve üzerinde tepiniyor da tepiniyor. Zaten üzgünken bir de Lee Eun Jung'un intihara teşebbüs ettiği sahneyi izleyince ben darmaduman oluyorum. İlk bölümünde ağladığım başka bir dizi hatırlamıyorum Be Melodramatic haricinde.


Böylece Lee Eun Jung'a göz kulak olma amacıyla aynı evde yaşamaya başlıyor kızlarımız ve Eun Jung'un abisi. Lee Eun Jung ölen sevgilisinin hayaliyle konuşmaya başlayınca kimsenin bozuntuya vermemesi de boğazıma oturan bir düğüm oldu. Çünkü arkadaşlarının ölen biriyle konuşması sorun değildi, yeter ki kendisine zarar vermesindi:(

Düşündüğümden daha üzücü olan Be Melodramatic ilk bölümü itibariyle beni kazanmış bulunmakta. Bozmadan devam ederse en sevdiğim diziler listesine adını yazar, hatta kazır o derece.

Siz izlediniz mi Be Melodramatic'i? İzlediyseniz nasıl buldunuz? Yorumlarda bekliyoruz!
Be Melodramatic 2. bölüm yorumunda görüşelim^^

Share:

9 yorum

  1. Oynayan oyuncular ne kadar güzel 🤓☺️ Kore dizileri ile çok alakam yok ama çok güzeller 😂😂

    YanıtlaSil
  2. En son goblin izlemiştim bayağı olmuş izlemeyelu 😂

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Uzun bir ara vermişsiniz cidden :D Be Melodramatic o arayı kapayacak şanslı dizi olabilir mi? :D

      Sil
  3. ay biraz ilerlesin de izlerim. age of youth da sevdiydim. yorumlarınızı okudum yine çok severim ben bunu. zaten izleyip de sevmediğim kore dizisi olmadı halen. hepsini seviyom yaaa :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Valla benim de pek sevmediğim olmadı galiba. Yarıda bıraktığım birkaç tane var ama bir elin parmaklarını geçmez :D İzledikten sonra gel biraz muhabbet ederiz :)

      Sil
    2. ederiss. şimdi, sassy go go adlı diziyi izliyoms. kaçırmışım daha önce. yani bu kadar mı tatlı dizi olur yaaa :)

      Sil
    3. Herkes çok övüyor o diziyi ben de izlemedim ama :( 325795 tane dizi izlediğim için galiba...

      Sil
    4. Sassy Go Go'yu ben de çok severiiiiiim, tamamen şekerden yapılmış bir dizi adeta<3

      Sil